Mayıs 2003’ten buyana önemli
gelişmeler:Türkiye 25 Eylül 2003’te
Mayın Yasaklama Anlaşması’na katıldı ve 1 Mart
2004’te anlaşmaya Taraf Devlet haline geldi. Mayıs 2004
tarihinde Türkiye Landmine Monitor’e 3,039,472 adet anti-personel
mayın stoğu olduğunu bildirdi. Türkiye 16,000 anti-personel
mayını saklamayı planlıyor. Bu rakam Taraf Devletler
arasında en yüksek ikinci stok miktarına tekabül ediyor.
Türkiye, ülkede ABD’ye ait anti-personel mayın stoğu
olduğunu reddetti ve yabancı mayınların kendi
topraklarında stoklanması veya transit geçişini
anlaşmanın ihlali olarak kabul ettiğini
açıkladı. 2004’te rapor edilen mayın
kullanımı da dahil olmak üzere PKK’nın
hükümet güçlerine karşı düzenlediği
saldırılarda artış görüldü.
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde mayın
temizliği devam ediyor.
1999’dan buyana önemli gelişmeler: Türkiye
Mayın Yasaklama Anlaşması’na 25 Eylül 2003’te
Yunanistan’ın anlaşmayı onaylaması ile aynı
tarihte katıldı. Türkiye mevcut yasalarının
anlaşma yükümlülüklerini yerine getirdiğini
öne sürmektedir. Daha öncesinde, Anti-personel mayın
üretimi Ocak 1996’da durduruldu. 1996’da konulan ihracat
yasağı 1999’da yenilendi ve Mart 2002’de sürekli hale
getirildi. Anti-personel mayın kullanımı 1998’de
yasaklandı. Türkiye ilk kez Mayıs 1999’da, yakın
gelecekte anlaşmaya katılma niyetini ifade etti ve o tarihten itibaren
Mayın Yasaklama Anlaşması toplantılarına düzenli
olarak katıldı. 1999 ve 2001’de Bulgaristan ve Gürcistan
sınırlarının mayından arındırılması
için anlaşmalar yapıldı. Türkiye, Bulgaristan
sınırının temizliğini 2002 ortasında bitirdi.
2003’ün sonuna kadar, doğu ve güneydoğu
bölgesinde 14,487 anti-personel mayın temizlendi ve Ermenistan
sınırında 48,120 metrekarelik alan temizlendi. Hükümet
PKK’yı 1999-2002 ve 2004’te mayın kullanmakla
suçladı. PKK anti-personel mayınları yasaklama niyetini
Ocak 2002’de ifade etti. Türk hükümeti 1993 ve 2003
arasında karamayınlarının 2905 ölüm ve yaralanma
olayına yol açtığını öne sürdü.
2000’den itibaren 72 ölü ve 188 yaralı dahil olmak
üzere en az 260 vaka bildirildi.
Mayın Yasaklama Politikası
Türkiye Cumhuriyeti Mayın Yasaklama Anlaşması’na 25
Eylül 2003’te katıldı. İki ülkenin
eşzamanlı olarak Taraf Devlet haline gelmek üzere Nisan
2001’de yaptıkları anlaşma uyarınca Yunanistan
aynı tarihte anlaşmayı onayladı. Anlaşma hem
Türkiye hem de Yunanistan için 1 Mart 2004’te
yürürlüğe
girdi.[1]
Önceki yıllarda Türkiye coğrafi konumuyla ilişkili
güvenlik kaygıları ve sınırların korunmasında
anti-personel mayınların askeri kullanımını
anlaşmaya katılımına engel olarak belirtmişti.
Mayın Yasaklama Anlaşması’yla sonuçlanan Ottawa
Süreci hazırlık toplantılarından bazılarına
katıldı ve BM Genel Kurulu’nun 1996 ve 1997 tarihli yasaklama
yanlısı kararlarında çekimser kaldı. Ancak
Türkiye, BMGK’nun 1998 tarihli, Mayın Yasaklama
Anlaşması’nın evrenselleştirilmesi
çağrısı yapan kararını destekledi.
Mayıs 1999’da Taraf Devletler’in İlk
Toplantısı’na katıldı ve Türkiye temsilcisi bu
toplantıda, “mevcut koşullar aksine gelişmediği
takdirde 2000’lerin başında” anlaşmaya
katılım öngörüsünde bulundu. Türkiye
anlaşmanın koyduğu kuralları kabul ettiğini ve bu
şartları ulusal politikalarına dahil etmeye katılımdan
önce başlayacağını ilan etti. Anti-personel
mayınların ihracı 1996’da durduruldu, kullanımı
1998’de yasaklandı ve Bulgaristan ve Gürcistan
sınırlarının mayından arındırılması
anlaşmaları 1999 ve 2001’de
yapıldı.[2] Türkiye
1998’den beri yasaklama yanlısı bütün BMGK
kararlarını destekledi. Ayrıca Mayıs 2001 Silahsızlanma
Konferansı ve Ekim 2002 BM Genel Kurulu’nda Mayın Yasaklama
Anlaşması’nı destekleyen açıklamalar
yaptı.
Anlaşmanın koyduğu yasakların ihlali durumunda gerekli
cezalandırma da dahil olmak üzere uygulama yasalarına
ilişkin herhangibir plan açıklanmış değil. Ancak
Türkiye’nin BM Cenevre Temsilciliği Temmuz 2004’te mevcut
yasaların “bütün Anlaşma hükümlerine yasal
geçerlilik kazandırmaya yeterli olduğunu”
belirtti.[3] Mayın Yasaklama
Anlaşması’nın 7. Maddesi gereğince 28 Ağustos
2004’e kadar teslim edilmesi gereken Türkiye’nin
şeffaflık ön raporu Eylül sonunda henüz BM’ye
ulaşmış değildi.
Türkiye Eylül 2003’te Taraf Devletler Beşinci
Toplantısı’na katıldı. Bu toplantıda Türk
delegasyonu, ülkenin anlaşma gereği yaptığı
girişimlerin kapsamlı bir açıklamasını sundu.
Ayrıca delegasyon, devlet olmayan aktörlerin mayın
yasağına ortak etme çabalarının terörist
grupları meşrulaştırmaktan kaçınması
gerektiği görüşünü
belirtti.[4] Türkiye
1999’dan buyana Taraf Devletler’in yıllık
toplantılarının hepsine ve ara toplantıların
çoğuna katıldı. Şubat ve Haziran 2004’teki
oturumlararası Daimi Komite toplantılarında mayın
temizliği ve stok imhası için hazırlıklar
üzerine sunum yaptı (bkz. ileriki bölümler). Mayıs 2003
Daimi Komite toplantılarında da detaylı sunumlar
yapıldı.
Türkiye, Konvansiyonel Silahlar Konvansiyonu’nun (KSK)
imzacısıdır ve KSK’nın ve Düzeltilmiş
İkinci Protokolü ile Ek Protokol I ve Ek Protokol IV’ün
“onaylanması için nihai aşamaya gelindiğini”
Mayıs 2004’te
bildirmiştir.[5] Türkiye
Kasım 2003’te, Düzeltilmiş II. Protokol’e Taraf
Devletler’in Beşinci Konferansı’na gözlemci olarak
katılmış ve 1999’dan bu yana Taraf Devletler
yıllık konferanslarına katılmıştır.
STK Faaliyetleri
Ulusal mayın yasaklama kampanyası Mayınsız Bir
Türkiye İnsiyatifi, Landmine Monitor 2003 Raporu’nu9 Eylül’de İstanbul’da bir basın
toplantısı ile duyurdu ve ülke raporunun Türkçesini
ülke çapında dağıttı. Aynı gün
Diyarbakır Barosu kendi düzenlediği basın
toplantısında Landmine Monitor 2003 Raporu’nu
açıkladı ve Diyarbakırda başlayan kampanya ile ilgili
bilgi sundu. Eylül 2002’de Mayınsız Bir Türkiye
İnsiyatifi, benzer şekilde yıllık raporu tercüme ederek
dağıttı.
2004’te Mayınsız Bir Türkiye İnsiyatifi, Madde
7’e göre Rapor Verme için ICBL rehberini tercüme etti,
mayın kurbanlarına ilişkin raporlar ve televizyon
programlarında yeralan 2 kısa film hazırladı.
Mayınsız Bir Türkiye İnsiyatifi Eylül 2000 tarihinde
Mayınların Yasaklanması için İsviçre
Kampanyası’nın (Swiss Campaign to Ban Landmines)
yardımıyla kuruldu. Nisan 2003’te İstanbul’da,
anti-personel mayınlar üzerine ilk ulusal konferansı
düzenledi.[6]
Diyarbakır Barosu “Mayınlar ve Patlayıcı Maddelerle
Mücadele için Avukatlar Grubu”nu kurdu. 4 Ekim 2003’te
Grup; Başbakana, Adalaet Bakanlığına, Ulusal Güvenlik
Bakanlığı’na, İçişleri
Bakanlığına ve Mardin valiliğine yazarak Mardin’in
Nusaybin ilçesindeki mayınların temizlenmesi
çağrısında bulundu. 2004’te Diyarbakır Barosu,
AB-kaynaklı bir proje kapsamında mayın kurbanlarına yasal
yardım projesi
başlattı.[7]
Türkiye İnsan Hakları Derneği ve İnsan Hakları
Vakfı, mayın kazalarında ölen ve yaralananları da
içeren düzenli raporlar yayınlayarak mayın konusunda
etkinlik gösterdiler.[8]
Üretim ve Transfer
Anti-personel mayınların üretimi, anti-personel
mayınların satışı ve transferine son veren bir
morotoryumla eş zamanlı olarak Ocak 1999’da
durduruldu.[9] İhraç
morotoryumu 1999’da yenilendi ve Mart 2002’de sürekli hale
getirildi.
Daha öncesinde, Türkiye hem anti-personel hem de anti-tank
mayınlar üretmekteydi. Türk şirketi MKEK, iki ABD
anti-personel mayınının (M14 ve M16) kopyalarını
üretiyordu. MKEK tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri
için toplam 47,850 mayın
üretildi.[10]
Türkiye’nin anti-personel mayın ihraç ettiği
yönünde bir bilgi yok. Landmine Monitor geçmişte,
1983-1992 arasında, M18A1 Claymore mayınları ve 34,000’den
fazla ADAM tipi mayın dahil olmak üzere çok miktarda
mayının ABD’den ithal edildiğini
kaydetti.[11] Ancak
Türkiye’nin Cenevredeki BM Daimi Temsilciliği Mayıs
2004’te, sözü geçen dönemde ABD’den sadece 728
anti-personel mayın (M18A1 ve ADAM dahil) ithal edildiğini
bildirdi.[12]
Türkiye Nisan 2001’de, NATO ortaklarıyla beraber
anti-personel mayına alternatifler üzerinde araştırma
yürüttüğünü belirtti. Bu konuyla ilgili başka
bilgi ulaşmadı.[13]
Stoklama ve İmha
Şubat 2004’teki Daimi Komite toplantılarında
Türkiye ilk defa anti-personel mayın stoğu hakkında
kamuoyuna açıklamada bulundu. Bu stoğun 2,9 milyon adet
olduğu tahmin ediliyor. İmha programının hazırlık
aşamasında olduğu ve imha tesislerinin 2005 sonuna kadar
bitirilmiş olacağını
belirtti.[14] Mayıs
2004’te Türkiye, stoğu hakkında Landmine
Monitor’e daha yüksek sayıda ve daha kesin bir rakam
bildirdi: 11,920 Claymore tipi mayın dahil olmak üzere 3,039,472
anti-personel mayın. Ayrıca stoğun 2008 yılı sonuna
kadar imha edileceğini
bildirdi.[15] Ancak Mayın
Yasaklama Anlaşması’nın, Türkiye’nin,
anti-personel mayın stoğunu imhayı tamamlaması için
belirlediği tarih 1 Mart 2008’dir.
Türkiye ayrıca Landmine Monitor’e 16,000 anti-personel
mayınını “mayın temizliği, mayın tespiti ve
mayın imha tekniklerinin geliştirilmesi ve eğitim
amacıyla” saklamak niyetinde olduğunu
bildirdi.[16] Bu rakam 16,545
mayını bulunan Brezilya’dan sonra Taraf Devletler arasında
en yüksek ikinci stoğa tekabül ediyor.
Türkiye’nin Cenevre’deki BM Daimi Temsilciliği, daha
önce rapor edilen, ABD’nin Türkiye’de 1100 Hava Kuvvetleri
Gator anti-personel mayın stoğu olduğu iddiasını
reddetti.[17] Türkiye
yabancı anti-personel mayınların kendi topraklarında
stoklanması veya transit geçişini Mayın Yasaklama
Anlaşması’nın ihlali olarak değerlendirdiğini
ifade ederek, Türkiye “herhangi bir tür anti-personel
mayının kendi topraklarında stoklanması veya transit
geçişine asla müsaade etmeyecektir” dedi. Benzer
şekilde, Türkiye ortak askeri operasyonlar sırasında kendi
toprağında diğer Devletlerin anti-personel mayın
kullanmalarına izin
vermeyecektir.[18]
Kullanım ve Karamayını Sorunu
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anti-personel mayın
kullanması Genelkurmay Başkanlığı’nın 26
Ocak 1998 tarihli emriyle
yasaklandı.[19]
Eylül 2003’de, Kürdistan İşçi Partisi (PKK)
ve devamı gruplar[20] 1999
tarihli tek taraflı ateşkese son vererek yerine iki taraflı
ateşkes çağrısı yaptılar. 2004’te
bildirilen mayın kullanımı da dahil olmak üzere Türk
hükümet güçlerine saldırılarda artış
oldu. Türk hükümeti 2004’ün ilk yedi ayında
PKK/Kongra-Gel tarafından yeni yerleştirilen mayınlar
yüzünden en az 77 askeri yaralanma/ölüm olduğunu
bildirdi.[21] Basın,
2004’te çeşitli defalar mayın kullanımı
bildirdi..[22]
PKK daha önce, İsviçre merkezli STK Geneve Call’a
(Cenevre Çağrısı) 25 Ocak 2002 tarihli mektubunda
anti-personel mayınların toptan yasaklanmasını
desteklediğini ilan etmişti. Bu mektup aynı zamanda
PKK’nın 2000’de mayın kullanımını
azaltmasına karşın 2002’de arttırdığı
şeklindeki Türk hükümetinin iddiasını
reddetmişti.[23] PKK ve
devamı gruplar daha sonra, anti-personel mayın
kullanımını reddeden Geneva Call Taahhüt Senedi’ni
imzalamadılar.[24] 28
Ağustos 2004’te, PKK’ya bağlı Halk Savunma
Gücü (HPG), Siirt’te iki kişinin ölümüne
beş kişinin yaralanmasına yolaçan mayın
patlamasının sorumluluğunu reddederek 2003’te Geneve Call
Senedi’ni kabul ettiğini ilan
etti.[25] Önceki yıllarda
PKK ve Kürt silahlı güçleri mayınları
yaygın olarak kullanmışlar ve İran’dan çok
miktarda İtalyan anti-personel mayın ve anti-tank mayın
sağlamışlardı.[26]
Türkiye Suriye ile 877 kilometre uzunluğundaki
sınırına 1956-1959 arasında mayın döşeyerek
300-450 metre genişliğinde mayınlı bir hat
oluşturmuştu.[27]
Türkiye ayrıca Irak, İran ve Ermenistan
sınırlarında, sınırlı alanlarda ve
“Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki kritik
bölgelerde... teröristlerin merkezi bölgelere girmesini
engellemek amacıyla” mayın kullandı. Kullanılan
mayınların çoğu döşenen anti-personel
mayınlardı ancak Suriye sınırında anti-tank mayın
da kullanıldı.[28] 1957
ve 1998 arasında, “sınır bölgelerinde
yasadışı sınır geçişini engellemek
için ve güvenlik noktaları etrafında toplam 936,663
anti-personel karamayını döşendi... Bunların
615,419’u Suriye sınırına
yerleştirildi.”[29]
Türkiye 1989’dan 1992’ye kadar “doğu ve
güneydoğu Türkiyedeki güvenlik noktaları
etrafına” 39,569 mayın
yerleştirdi.[30]
1974 kuzey Kıbrıs işgali sırasında Türk
silahlı kuvvetleri tarafından adayı bölen bir tampon
bölge yaratmak amacıyla ve tampon bölgeye bitişik alanlarda
anti-personel ve anti-tank mayınlar yaygın olarak
kullanıldı. Bu mayın tarlaları o zamandan beri
korunuyor.
Daha önceki resmi açıklamalara göre, bütün
anti-personel mayın kullanımı Ocak 1998’de
durduruldu.[31] Taraf Devletlerin
Birinci Toplantısında Türkiye, Aralık 1997 ve 1999
başı arasında hükümetin mayın
kullandığı yönündeki raporları
reddetti.[32]
Türkiye çeşitli defalar, hükümet
güçleri tarafından yerleştirilen mayınların
uluslararası kurallara uygun olarak işaretlendiği ve çitle
çevrildiğini bildirdi.
[33] İnsan Hakları
Derneği’nin Karamayınları Komsiyonu Kasım
2002’de, güneydoğu bölgesinde bazı
boşaltılan köylere mayın döşendiğini bu
durumun halkın geri dönmesi önünde ciddi bir engel
oluşturduğunu bildirdi. Mayın döşenen bölgelerin
çoğu Mardin, Şırnak, Hakkari, Siirt, Diyarbakır,
Bitlis, Batman, Van ve Bingöl’de
bulunmaktadır.[34]
Mayın Temizliği
Türkiye, “kapsamlı mayın temizliği
faaliyetinin” 1998’de başladığını,
mayın temizliği koordinasyon merkezleri ve temizlik ekiplerinin
kurulduğunu bildirmiştir. Ayrıca mayın temizleme ve tespit
yöntemlerini incelemek üzere bir çalışma grubu
kurulmuştur.[35] 2003 sonuna
kadar, doğu ve güneydoğu bölgesinde (buraya
döşenen 39,569 mayından) 14,487 anti-personel mayın
temizlenmiş ve Ermenistan sınırında 48,120 metre karelik
alan temizlenmiştir.[36]
Temizlik Diyarbakir, Batman, Mardin, Bitlis, Bingöl, Tunceli, ve Göle
bölgelerinde sürmektedir. 2005’te, Hakkari, Van ve
Şırnak bölgelerinde temizlik başlatılması
planlanmaktadır. 2004’te “modern mayın temizleme
ekipmanlarının temininden” sonra Suriye sınırında
temizlik başlatılması planlandı ve böylece 306 milyon
metrekarenin tarıma açılması umulmaktadır.
Hükümet bu bölgenin temizlenmesi için 17 milyon dolar
tahsis etmiştir.[37]
1999’dan beri, komşu ülkelerle ortak
sınırların temizlenmesi için iki taraflı
anlaşmalar önerdi. Bulgaristanla yapılan ilk anlaşma, Bulgar
sınırının Türk tarafındaki bölgenin 2002
ortasına kadar temizlenmesi ile sonuçlandı. Ocak 2004’te
Gürcistan’la benzer bir anlaşma TBMM tarafından
onaylandı. Benzer anlaşmalar Yunanistan ve Azerbeycan’a
önerildi.[38]
Mayın Yasaklama Anlaşması’nın
Türkiye’ye, sınırları veya kontrolü
altındaki bölgelerdeki bütün mayınları temizlemesi
için koyduğu tarih 1 Mart 2014’tür.
Mayın Faaliyetinin Finansmanı ve Yardım
2003’te temizlik için ayrılan ulusal bütçe:
2003’te Türkiye, mayından etkilenen diğer
ülkelerdeki mayın faaliyetleri için mali yardım
sağlamadı.[39] Türk
silahlı kuvvetleri personeli Gambiya silahlı kuvvetlerine mayın
temizliği teknikleri konusunda eğitim
sağladı.[40]
2004’te Türkiye ICBL’ye Landmine Monitor 2004 Raporu
için 1000 ABD doları sağladı.
Önceki yıllarda Türkiye mayın temizliği eğitim
kursları sağladı, mali ve diğer şekillerde mayın
faaliyeti projelerine katkıda
bulundu.[41] 2002’de
Türkiye, NATO Barış Ortaklığı fonuna
Ukrayna’daki anti-personel mayın stoğunun imhası
için 25,000 Euro (23,750 Dolar)
bağışladı.[42]
Ayrıca 2002’de Gürcistan’a 20,000 dolar ve
Azerbeycan’a 100,000 dolar bağış
yaptı.[43] 2001’de,
Türkiye Bosna Hersek’teki mayın temizliğine 50,000 dolar
Arnavutluk Mayın Faaliyeti Yönetimine 9,000 dolar
bağışta bulundu. Kosova ve Bosna Hersek’te
uluslararası barışgücünde görevli Türk
kuvvetleri mayınla ilişkili faaliyetlerde bulundular.
Karamayını Yüzünden Ölen ve Yaralananlar
2003’te Türkiye’deki yeni karamayını ve
patlamamış mühimmat (PAM) vakalarıyla ilgili
çelişkili bilgiler var. Türk yetkililerine göre on bir
asker (bir ölü ve on yaralı) mayın patlamasında
öldü ya da yaralandı, sivillerden ölen ya da yaralanan
yok.[44] Ancak bir basın
açıklamasına göre 1 Aralık 2003’te askeri bir
araç Mardin’e bağlı Nusaybin’de, Suriye
sınırına yakın bir noktada karamayınına
çarptığı için beş asker öldü ve
beş asker de
yaralandı.[45] Geneva Call ve
İnsan Hakları Derneği (İHD) 2003’te, 22 kişinin
öldüğünü (yedi asker, dokuzu çocuk on beş
sivil) ve 45 kişinin (sekiz asker, 20’si çocuk 37 sivil)
karamayını ve PAM yüzünden yaralandığını
bildirmiştir.[46] 3
Kasım’da Şırnak yakınında PAM patlamasında 4
çocuk öldü yedisi
yaralandı.[47]
Türk hükümeti 1 Ocak’tan 21 Temmuz 2004’e kadar
PKK/Kongra-Gel’in döşediği yeni mayınlar
yüzünden 17 askerin öldüğü 60’ının
yaralandığını
açıkladı.[48]
Geneva Call basın haberlerini ve İHD raporlarını inceleyerek
Ocak-Ağustos 2004 arasında güneydoğu bölgesinde 14
mayın kazasında 19 kişinin öldüğünü (12
asker, yedi sivil) ve 16 kişinin yaralandığını (dokuz
asker, biri çocuk yedi sivil) tespit etmiştir. Ayrıca aynı
dönemde güneydoğu bölgesinde PAM nedeniyle sekiz sivil
(üçü çocuk) ölmüş, 27 kişi
(21’i çocuk)
yaralanmıştır.[49]
2000 ve 2002 arasında en az 87 yeni mayın kurbanı
bildirilmiştir: 2002’de 25 kişi, 14 askeri personel
(üç ölü, on bir yaralı) ve 11 sivil (4 ölü,
7 yaralı);[50] 2001’de 58
kişi, 42 asker (5 ölü, 37 yaralı) ve 16 sivil (6
ölü 10 yaralı) dahil, ve 2000’de en azından iki sivil
ve iki asker yaralı.[51]
2002’de İHD 15 kişinin (sivil ve asker) mayın
yüzünden öldüğünü ve 25 kişinin
yaralandığını
bildirmiştir.[52]
2002’de Türk askeri mayın temizleyicilerin hiçbiri
yaralanmamış veya hayatını
kaybetmemiştir.[53]
Türk hükümeti, sınır bölgelerindeki
mayınlar uluslararası standartlara uygun olarak işaretlenip
çitlendiği için bunların yol
açtığı ölüm ve yaralamaların asgari
düzeyde olduğunu öne sürmektedir. Ancak “KADEK (PKK)
terörist grupları tarafından döşenen
mayınların amacı Güvenlik Güçlerine kayıp
verdirmek ve sivil nüfusu
korkutmaktır.”[54]
Hükümet, 1993 ve 2004 arasında karamayınlarının,
1823’ü askeri personel (299 ölü, 1524 yaralı) ve
1082’si sivil (289 ölü, 793 yaralı) 2905 kazaya neden
olduğunu
bildirmiştir.[55]
19 Temmuz 2002’de, Afganistan’daki Uluslararası
Güvenlik Yardım Kuvveti’nde görevli bir Türk askeri
Kabil havaalanında mayın temizlerken
yaralanmıştır.[56]
Sağ Kurtulanlara Yardım
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bursa’da (300 yataklı)
ve Ankara’da (200 yataklı) olmak üzere iki rehabilitasyon
merkezi bulunmaktadır ve bu merkezler protez, fiziksel tedavi ve psikolojik
yardım verecek şekilde
donanımlıdır.[57] Bu
merkezler hem asker hem de sivilleri ücretisiz olarak tedavi etmektedir.
Türkiye’deki diğer hastanelerin çoğu prostetik ve
tedavi olanaklarına
sahiptir.[58] 2003’te iki
Ordu merkezi, karamayınları nedeniyle yaralanan 210 askeri personele
yardım, bakım veya tedavi
sağlamıştır.[59]
2002’de, mayın kazasından sağ kurtulan 111 kişi tedavi
edilmiştir. Mayın kazasından sağ kurtulanlar aynı
zamanda, 2001’de Dicle Üniversitesinde, ABD merkezli Barış
yanlısı Doktorlar Vakfı’nın (Physicians for Peace
Foundation) yardımıyla kurulan rehabilitasyon merkezinden de
yararlanabilmektedirler.[60]
Türkiye Kasım 2002’de Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde, güvenlik güçlerinin gözetimindeyken
Kasım 1996’da mayına basarak ölen 16 yaşındaki
bir oğlan çocuğunun davasında anlaşma yoluna
gitti.[61]
[1] Türkiye ile Yunanistan arasında 6
Nisan 2001’de ilan edilen anlaşma iki ülke arasındaki
tarihsel farklılıklar göz önüne
alındığında, Mayın Yasaklama Anlaşmasına tam
üyelik yönünde yeni ve olumlu bir gelişme olarak yaygın
kabul gördü. Bkz. Landmine Monitor Report 2001, s. 909. Meclis
Dışişleri Komisyonu, katılımı 9 Mayıs
2002’de onayladı, fakat 2002’deki erken seçimler yasal
süreci geciktirdi. 14 Mart 2003’te katılım Büyük
Millet Meclisi’nde oybirliğiyle kabul edildi.
[2] Bkz. Landmine Monitor Report 1999, s.
818–819, ve Landmine Monitor Report 2000, s. 846–847. Türkiye
ayrıca Hırvatistan (1999) ve Slovenya’daki (2000) bölgesel
karamayını toplantılarına da
katıldı. [3] Murat
Esenli’den e-mail, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci
Vekili, 7 Temmuz 2004. [4]
Türkiye’nin evrenselleştirme konusundaki müdahalesi, Taraf
Devletler Beşinci Toplantısı, Bangkok, 15-19 Eylül
2003. [5] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26 Mayıs
2004. Türkiye ayrıca, Eylül 2003’te KSK’nun
onaylanmasında nihai aşamaya gelindiğini bildirdi –
Türkiye’nin açıklaması, Taraf Devletler Beşinci
Toplantısı, Bangkok, 15–19 Eylül 2003, ve Nisan
2003’de – Murat Esenli’den faks, BM Cenevre Daimi
Temsilciliği, Daimi Temsilci Vekili, 23 Nisan 2003.
[6] Bkz. Landmine Monitor Report 2003, p.
699. [7] Mehmet Balci’dan e-mail,
Geneva Call, 1 Eylül 2004. [8] Bkz.
Landmine Monitor Report 2001, s.
910–911. [9] Damla Say’dan
mektup, Psikolojik Danışman, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 19
Temmuz 2001. [10] Türkiye’nin
Landmine Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. [11] Bkz. Landmine
Monitor Report 1999, s. 820–821, ABD hükümet belgelerinden
alıntı. [12]
Türkiye’nin Landmine Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre
Daimi Temsilciliği, 30 Mayıs 2004. Türkiye tek tek mayınlar
yerine ADAM mühimmat ateşleme cihazını sayıyor
olabilir. Her atıcıda 36 mayın
var. [13] Erdogan Iscan’dan mektup,
BM Cenevre Daimi Temsilciliği Daimi Temsilci Vekili, 23 April
2001. [14] “Türkiyenin Sunumu
(Stok İmhası),” Stok İmhası için Daimi Komite,
Cenevre, 12 Şubat 2004. [15]
Türkiye’nin Landmine Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi
Temsilciliği, 26 Mayıs
2004. [16] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26 Mayıs
2004. [17] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. Bkz. Landmine Monitor Report 2002, s. 757.
[18] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. [19]
Türkiye’nin açıklaması, Taraf Devletler Beşinci
Toplantısı, Bangkok, 15–19 Eylül 2003, “Türk
Delegasyonunun Sunumu (2)” Mayın Temizliği, Mayın Risk
Eğitimi ve Mayın Faaliyeti Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre, 14
Mayıs 2003. [20] PKK, KADEK ve
KONGRA-GEL Avrupa Birliği tarafından Mayıs 2002 ve Nisan
2004’te terörist gruplar olarak ilan
edildiler. [21] Türkiye’nin
Landmine Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. [22] Örneğin
Bkz., “Kürt asiler ateşkesi bozdu,” Kathimerini (Yunanca
günlük gazete, İngilizce internet versiyonu mevcut), 3 Haziran
2004. [23] Türkiye Landmine
Monitor’e 1 Ocak 1993’ten 1 Mart 2002’ye kadar 1669
mayınla ilişkili olay dahil olmak üzere, PKK’nın
mayın kullanımına dair detaylı iddialar sundu. Bkz.
Landmine Monitor Report 2002, s.
756–757. [24] Mehmet Balci’dan
e-mailler, Geneva Call, 21 Ağustos ve 1 Eylül
2004. [25] “HPG: köye
dönüş engelleniyor,” DIHA (Alman haber ajansı), 28
Ağustos 2004. [26] Bkz Landmine
Monitor Report 1999, s. 821–823, ve Landmine Monitor Report 2000, s.
849–850. [27] Murat
Esenli’den mektup, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci
Vekili, 29 Ocak 2003 ve faks, 23 Nisan
2003. [28] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği 26 Mayıs
2004. [29] “Türkiyenin Sunumu
(Mayın Temizliği),” Mayın Temizliği, Mayın Risk
Eğitimi ve Mayın Faaliyeti Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre, 11
Şubat 2004. [30] “Türk
Delegasyonunun Sunumu (2)” Mayın Temizliği, Mayın Risk
Eğitimi ve Mayın Faaliyeti Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre, 14
Mayıs 2003. [31] Murat
Esenli’den faks, BM Cenevre Daimi Temsilciliği Daimi Temsilci Vekili,
23 Nisan 2003. [32] Bkz. Landmine Monitor
Report 2000, s. 849. [33]
“Türkiye’nin Sunumu (Mayın Temizliği),”
Mayın Temizliği, Mayın Risk Eğitimi ve Mayın Faaliyeti
Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre, 11 Şubat 2004; ayrıca bkz.
Landmine Monitor Report 2003, s.
699–700. [34] İnsan
Hakları Derneği, “İHD Kara Mayınları Türkiye
Raporu,” 8 Kasım 2002. [35]
“Türkiye’nin Sunumu (Mayın Temizliği),”
Mayın Temizliği, Mayın Risk Eğitimi ve Mayın Faaliyeti
Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre, 11 Şubat
2004. [36] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26 May
2004. [37] “Türkiye’nin
Sunumu (Mayın Temizliği),” Mayın Temizliği, Mayın
Risk Eğitimi ve Mayın Faaliyeti Teknolojileri Daimi Komitesi, Cenevre,
11 Şubat 2004. [38] Murat
Esenli’den e-mail, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci
Vekili, 7 Temmuz 2004, Türkiye’nin Açıklaması, Taraf
Devletler Beşinci Toplantısı, Bangkok, 15–19 Eylül
2003. [39] Türkiye’nin
Landmine Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26
Mayıs 2004. [40] Landmine Monitor
anketine Daily Carroll’dan cevap, Dışişleri
Bakanlığı, Gambiya, 17 Mayıs
2004. [41] Türkiye’nin
Açıklaması, Taraf Devletler Beşinci Toplantısı,
Bangkok, 15–19 Eylül 2003. [42]
2002 verisi için kur €1 = 0.95 ABD doları olarak
kullanıldı. ABD Merkez Bankası, “Kur Listesi
(Yıllık),” 6 Ocak
2003. [43] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. [44]
Türkiye’nin Landmine Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre
Daimi Temsilciliği, 26 May s ve 17 Haziran
2004. [45] “Suriye
sınırı yakınında beş Türk askeri
karamayını nedeniyle öldü” Associated Press, 1
Aralık 2003. [46] Mehmet
Balci’dan e-mail, Geneva Call, 1 Eylül 2004. Geneva Call
kullanılan mayınların anti-personel veya anti-tank olduğunu
saptayamamıştır. İnsan Hakları Dersneği,
“2003 İnsan Hakları Raporu”,
www.ihd.org.tr. [47]
“Patlama,” Kathimerini (Yunanca günlük gazete,
İngilizce baskısı), 3 Kasım
2003. [48] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 30
Mayıs 2004. [49] Mehmet
Balcı’dan e-mail, Geneva Call, 1 Eylül
2004. [50] Türkiye’nin
Landmine Monitor anketine ek cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26
Mayıs 2004, and Landmine Monitor Report 2003, s. 701. Askeri personelden
mayın kazası geçirenlerin sayısı önceki rapora
göre dört kişi
artmış. [51] Bkz. Landmine
Monitor Report 2002, s. 759, ve Landmine Monitor Report 2000, s. 914. 2000
ölüm ve yaralanma olayları Kasım tarihli basın
raporlarına dayanmaktadır. 1999 veya 2000 için detaylı
bilgi bulunmamaktadır. [52]
İnsan Hakları Derneği, “2002 İnsan Hakları
Raporu.” [53] Murat Esenli’den
faks, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci Vekili, 23 Nisan 2003.
2003 için veri
bulunmamaktadır [54] “Türk
Delegasyonunun Sunumu (1)” Kurbanlara Yardım ve Sosyo-ekonomik
Entegrasyonu Daimi Komitesi, Cenevre 13 Mayıs
2003. [55] “Türk Delegasyonunun
Sunumu (1)” Kurbanlara Yardım ve Sosyo-ekonomik Entegrasyonu Daimi
Komitesi, Cenevre, 13 Mayıs 2003; ayrıca İnsan Hakları
Derneği’nin 2002’de topladığı istatistikler
için bkz. Landmine Monitor Report 2003, s.
701. [56] “Afgan Mayın
Patlamasında Türk Askeri Yaralandı” Reuters, 19 Temmuz
2002. [57] Murat Esenli’den mektup,
BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 29 Ocak 2003, Türkiye’nin
Açıklaması Taraf Devletler Beşinci Toplantısı,
Bangkok, 15–19 Eylül 2003. [58]
Murat Esenli’den mektup, BM Cenevre Daimi Temsilciliği Daimi Temsilci
Vekili, 29 Ocak 2003; bkz. Landmine Monitor Report 2003, s.
702. [59] Türkiye’nin Landmine
Monitor anketine cevabı, BM Cenevre Daimi Temsilciliği, 26 Mayıs
2004. [60] Bkz. Landmine Monitor Report
2002, s. 760 ve Landmine Monitor Report 2003, s.
702. [61] Bkz. Landmine Monitor Report
2003, s. 702